Perihan`IN sayfasI
İYİ Eğlenceler
PERİHANIN SAYFASI
Deniz Gozlu ATAM
RESİMLERE TIKLAYIN BELGESELİ İZLEYİN LÜTFEN
DENİZ GÖZLÜ ATA'M
Uğruna sayısız güneşin battığı bu vatanın atası,komutanı.Yarım asırlık ömründe dünyanın tarihini değiştiren insan.
Ne kadar şanslıyım ki;senin ilke ve inkılaplarınla büyüyüp,senin yolunda ilerliyorum.Her ne kadar beni,senden yadigar bu kutsal vatan topraklarından mahrum etmek isteyen,dahili ve harici bedhahlarım olsa da,senin çizdiğin bu yolda,mürşitlerin en hakikisi ilim ve fen ışığında durmadan,yorulmak nedir bilmeden ilerliyorum.
Hatırlıyor musun?Daha biz sana bu sözü vermeden sen bize ne demiştin:”Yorulmadan,beni takip edeceğinizi söylüyorsunuz;fakat arkadaşlar,yorulmamak ne demek?Elbet de yorulacaksınız!Benim sizden istediğim şey yorulmamak değil,yorulduğunuz zaman dahi durmadan yürümek,yorulduğunuz dakika durmadan beni takip etmektir.”Ne kadar ileri görüşlüymüşsün ki;benim benliğimi kemiren sorulara günümüz liderlerinden yanıt beklerken,125 yıl önce doğmuş bir mucizeden,senden cevap alabiliyorum,benliğimdeki eksikliğimi ancak seninle doldurabiliyorum.
Ama bir o kadar da şanssızım ki;seni göremedim.Sana sarılıp,o öpülesi ellerini ellerimle kavuşturup,sıcaklığını hissedemedim.O tiz sesinle biz Türk gençliğine seslenişini hıçkıra hıçkıra ağlayarak dinleyemedim.Ama olsun.Her ne kadar seni görememiş olsam da bu bana dokunmuyor.Çünkü içimde senin yarattığın,senin bizlere öğrettiğin ilke ve inkılapların olduğu sürece;aklımda,fikrimde sen olduğun sürece kendimi hür hissediyorum.
Paşam;seni anlamanın her 10 Kasımda,yattığın o kabri ağlama duvarına çevirmek değil,tam tersine laboratuarlarda sabahlayıp,uzaya kapsüllerle Türk adını yazmak olduğunu özümsemiş durumdayım.O eşsiz eserinse söylediğin gibi,muhtaç olduğum kudretin damarlarımdaki asil kandaki mevcudiyetini benimsemiş olmakla beraber,ilke ve inkılaplarının ışığında hedefime doğru emin adımlarla yürümekteyim:Muasır medeniyetler seviyesine erişebilmek.
Seni anlamanın,senin şerefine dikilmiş bir heykelin önüne çelenk koymaktan ibaret olduğunu benimsemiş bazı gerici zihniyetler,beni ve benim gibi birçok Kemalist Türk gencini puta tapmakla suçluyorlar.Ata’m bunu bana nasıl söylerler?Bilmezler mi,eğer şu an anamızın adı Ayşe,Fatma ise;babamızın adı Yorgo,Niko değil de Mehmet,Ahmet ise bunu sana borçlu olduğumuzu?Şu an dünya üzerinde olan olaylar hakkında yorum yapabiliyorsak,sanatımızı özgürce icra edebiliyorsak,alnımız ak başımız dik bir şekilde “Ne mutlu Türk’üm diyene!” diye haykırabiliyorsak,bunların senin sayende olduğunu anlamıyorlar mı?
Zamanında askeri dehanla dize getirdiğin,büyük bir insanlık dersi verdiğin İngiltere Başbakanı Winston CHURCHILL bile ölümünden sonra: “Savaşta Türkiye’yi kurtaran,savaştan sonra da Türk ulusunu yeniden dirilten Atatürk’ün ölümü,yalnız yurdu için değil,Avrupa için de en büyük kayıptır.” Sözlerini sarf ederek seni anlamanın,senin fikirlerini benimsemenin önemini vurgulamışken,ülkeyi emanet ettiğimiz insanlar nasıl oluyor da hala seni anlamamakta inat ediyorlar?Buna anlam veremiyorum.
Egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait olduğu demokrasiyi değil de,Tanrı’ya ait olduğu teokrasiyi benimsemiş bir grup insancık,halifeliği tekrar geri getirebileceklerini zannediyorlar.Hayır,buna asla izin vermeyeceğim.Sen bu ülkeyi onurlu bir şekilde kurdun,yolsuzluklarla,gayri resmi yollarla dağılmasına,senin ilke ve inkılaplarının bir neferi olarak asla izin vermeyeceğim.
Ata’m,bizi çok erken bırakıp gittin.Daha 15 yaşına yeni basmış evladını,Türkiye Cumhuriyeti’ni,yetim bıraktın ve sonsuz oldun.Sakın yanlış anlama,sana gücenmek ne haddime!Benimki sadece Tanrı’ya sitem,seni benden kopardığı için…
Senin bize manevi mirasın olan ilim ve akıl,seni anlamlandırmamızda en önemli rehber olmuştur bizlere.Sen bize hiçbir dogma,hiçbir donmuş ve kalıplaşmış düstur bırakmadın.Senin sırrın olan tükenmez fikr-i icat kabiliyetin ışığında Türk milleti şahlanmıştır ve muasır medeniyetler seviyesine doğru dört nala koşmaktadır.
Bunun içindir ki;anası,bacısı,kızı,kızanı;Kürdü,Kırgı- zı;hacısı,hocası; “Ne mutlu Türk’üm diyene!” sözünü söyleyebilen herkes,seni anlamış ve senin naciz vücudun kara toprakla bir olmuş olsa bile bu vatanın ilelebet payidar kalacağından emindir.
Sen yeter ki Rasattepe’de rahat uyu Ata’m!Bu güneş tepede oldukça senin altın sarısı saçların,üç tarafımızı çeviren denizler hep böyle dingin durdukça senin mavi gözlerin,düşmana acı ve elem denizi,bizlere ise umut kaynağı olacaktır.
Sen bu yurda gözlerini verdin,sen öldüğünden beri gökyüzü hazin bir mavi.İyi ki varsın Ata’m!Biliyorum,yukarılarda bir yerlerde bizi izliyorsun.Mekanın cennet,sana duyulan duygu minnet olsun.İyi ki doğdun Paşam!Hep kalbimizde ve aklımızda var olacaksın.10 Kasımlarda sana ağlayanlar utansın.Sen hiç ölmedin ki!
Var git Karadeniz!Var git başımdan.
Mızıka çalındı Düğün mü sandın?
Bir yol koyup gideni gelir mi sandın?
Mustafa’m Mustafa Kemal’im!...
ATATÜRK'ÜN CEVAPLAYAMADIĞI TEK ŞEY
ATATÜRK mersine yaptığı seyahatlerden birinde şehirde gördüğü büyük binaları işaret ederek sormuş
- bu köşk kimin?
- kirkor un
- ya şu koca bina?
- yorgo nun
- ya şu?
-solomon un...
ATATÜRK biraz da sinirlenerek sormuş:
-onlar bu binaları yaparken siz nerede idiniz?
toplananların arasından bir köylünün sesi duyulur:
-biz neredemiydik? biz yemende, tuna boylarında, balkanlarda, arnavutluk dağlarında, kafkaslarda, çanakkalede, sakaryada savaşıyorduk paşam....
ATATÜRK bu hatırasını naklederken:
-hayatımda cevap veremediğim yegane insan bu ak sakallı ihtiyar olmuştur. demiştir
Saniyedir bu sayfadasınız... |