Perihan`IN sayfasI

İYİ Eğlenceler

PERİHANIN SAYFASI

Ozurluler - Engelliler

Özürlü doğmamak özürlü olmamak  anlamına gelmez elbette.Her  gün  her  an olabilme ihtimali çok büyük. Bu yüzden özürlülerimize duyarlı olmalı Devlet olarak, vatandaş olarak onların hayatını kolaylaştıracak her şeyi  yapmaya çaba göstermeliyiz.



Türkiye' de doğuştan, akraba evliliği, iş ve trafik kazaları, ateşli hastalıklar, Doğu ve Güneydoğu Anadolu 'da görev yaparken gazi olan özürlü vatandaşlarımızdan başarılı ve örnek olanların yaşam öykülerini toplumumuza anlatmak amaçlanmaktadır.

Temelde hedef olarak özürlülüğün bedende değil düşüncede olduğu görüşünden yola çıkarak, bedensel ve zihinsel özürlü vatandaşlarımızın toplum içinde aktif ve işlevsel olduklarını göstermek, diğer vatandaşlarımızın ön yargılarından ya da bilgisizliklerinden kaynaklanan yanlış anlaşılmaları düzelterek, özürlülüğün bedende değil düşüncede olduğu fikrini anlatmaktır.

Türkiye 'de yaşayan 8,5 milyon özürlü insanın -ki bu toplumun % 12,29'u gibi bir orana denk düşer- yeniden, hayatın içinde işlevsel olarak var olma çabalarını topluma göstermek amaçlanmaktadır. Ve bu amaçla hepimizi şaşkınlığa uğratan başarılara imza atmış özürlü vatandaşlarımızın örnek yaşamlarını sunmaktadır.

Türkiye'deki özürlü nüfusu düşündüğümüzde, ülkemizde her 10 kişiden birinin özürlü olduğu gerçeği ortaya çıkmaktadır. Oranın bu kadar yüksek olmasına rağmen bu insanları bu yoğunlukta çevremizde görmüyor olmamız şaşırtıcıdır. Ancak bunun sebebi özürlü vatandaşların toplum içinde hareket edebilmelerinin şehir dokusu tarafından engellenmiş olması ve ne yazık ki toplum olarak bu insanlara ayrımcı bir bakış açısıyla yaklaşmamıza neden olan ön yargılarımız ya da cehaletimizdir.

Herhangi bir özrü olmadığı halde topluma ya da kendi çevresine verebileceğinin çok altında çabalarla yaşayan insanlar; hayatlarıyla, çevreleriyle, aile ilişkileriyle, yaşama sevinçleriyle örnek olan özürlü insanları gördükten sonra -ben ne işe yararım sorusunu kendilerine soracaklardır.­

Bütün bu ön yargıların ortadan kalktığı, daha gelişmiş, daha ileri bakan ve bütün yaşayanlarıyla komplekslerini aşmış bir toplum olmak için bu proje önemli bir adım olacaktır. 



3 ARALIK DÜNYA ÖZÜRLÜLER GÜNÜNÜN ÖNEMİNE BİNAEN...

İnsanlarin eksiklikleri bazen....

Japonya'da bir çocuk 10 yaşlarindayken bir trafik kazasi geçirmiş ve sol kolunu kaybetmiş.

Oysa çocuğun büyük bir ideali varmiş. Büyüyünce iyi bir judo ustası olmak istiyormuş.

Sol kolunu kaybetmekle birlikte, bu hayali de yıkılan çocuğunun büyük bir depresyona girdiğini gören babası, Japonya'nin ünlü bir Judo ustasına gidip yapilacak bir şeyin olup olmadığını sormuş..

Hoca: Getir çocuğu ..bir bakalim, demiş.

Ertesi gün baba-oğul varmışlar hocanın yanına..

Hoca çocuğu süzmüs ve: Tamam demiş.. Yarın eşyalarını getir, Çalışmalara basliyoruz.

Ertesi gün çocuk geldiğinde hocası ona bir hareket göstermiş ve "bu hareketi çalış" demiş

Çocuk bir hafta aynı hareketi çalısmış..

Sonra hocasınin yanına gitmiş. Bu hareketi ögrendim baska hareket göstermeyecek misiniz?" diye sormuş.

Hocanın cevabı: - Çalışmaya devam et olmuş...

2 ay,3 ay,6 ay derken çocuk okuldaki bir yılını doldurmuş.. Çocuk bu bir yıl boyunca hep o aynı hareketi tekrarlamış.

Hocanın yanına tekrar gitmiş:

Hocam bir yıldır aynı hareketi yapıyorum bana baska hareket göstermeyecek misiniz?

- Sen aynı hareketi çalış oglum. Zamanı gelince yeni harekete geçeriz..

2 yıl ,3 yıl, 5 yıl derken çocuk judodaki 10. yılını doldurmuş.

Bir gün hocası yanına gelip. ..."Hazir ol ! " demiş..

"Seni büyük turnuvaya yazdırdım. Yarın maça çıkacaksın!"..

Delikanlı şok olmuş.. Hem sol kolu yok hem de judo da bildigi tek hareket var.

Turnuvanın ilk günü delikanlı ilk müsabakasına çıkmış.

Rakibine bildiği tek hareketi yapmış ve kazanmis. Derken.. ikinci ,üçüncü maç....çeyrek, yari final ve final...

Finalde Delikanlının karşısına ülkenin son on yılın yenilmeyen şampiyonu çıkmış. ....

Delikanlı dayanamayıp hocasının yanına kosmuş.. "Hocam hasbelkader buraya kadar geldik ama rakibime bir bakın hele.. Bende

ise bir kol eksik ve bildiğim tek bir hareket var.. Bu kadar bana yeter.. Bari çıkıp ta rezil olmayayım izin verin turnuvadan çekileyim.."

- Olmaz demiş hocası. Kendine güven, çık dövüş. Yenilirsen de namusunla yenil.

Çaresiz çıkmış müsabakaya. Maç baslamış.

Delikanlı yine bildiği o tek hareketi yapmış ve tak.!

Yenmiş rakibini şampiyon olmuş. Kupayı aldiktan sonra hocasının yanına koşmuş:

-Hocam nasıl oldu bu iş? Benim bir kolum yok ve bildiğim tek bir hareket var.Nasıl oldu da ben kazandım ?

-Bak oğlum 10 yıldır o hareketi çalışıyordun.

-O kadar çok çalıştın ki, artık yeryüzünde o hareketi senden daha iyi yapan hiç kimse yok.
Bu bir,

İkincisi de o hareketin tek bir karşi hareketi vardir. Onun için de rakibinin senin sol kolundan tutması gerekir.!

UZUN LAFIN KISASI :

İNSANLARIN EKSİKLİKLERİ , AYNI ZAMANDA EN GÜÇLÜ TARAFLARI OLABİLİR...

ÖZÜRLÜLERİMİZE SAHİP ÇIKMALIYIZ .

SAHİP ÇIKMA KONUSUNDA YETERKİ , BİZLERİN KAFALARI ÖZÜRLÜ OLMASIN.


EFSANE
Efsane Wimbledon tenis oyuncusu Arthur Ashe AIDS'den ölmekteydi. Dünyanın her köşesindeki hayranlarından mektuplar yağmaktaydı.Bunlardan bir tanesi şöyle soruyordu:
"Neden Tanrı böylesine kötü bir hastalık için seni seçti?"
Arthur Ashe buna şu cevabı verdi:
Tüm dünyada...
50 milyon çocuk tenis oynamaya başlar,
5 milyon tenis oynamayı öğrenir,
500,000 profesyonel tenisi öğrenir,
50,000 yarışmalara girer,
5,000 büyük turnuvalara erişir,
50'si Wimbledon'a kadar gelir,
4'ü yarı finale,
2'si finale kalır.
Elimde şampiyonluk kupasını tutarken Tanrı'ya "Neden ben?" diye hiç sormadım.
Ve bugün sancı çekerken, Tanrı'ya "Niye ben?" mi demeliyim?
Mutluluk insanı tatlı yapar
Zorluklar güçlü yapar,
Hüzün ise insan yapar,
Yenilgi mütevazı yapar,
Başarı insanı ışıldatır
Ama yalnız Tanrı yolumuza devam etmemizi sağlar.
Tanrı'ya asla "Niye ben?" diye sormayın... Ne olacaksa olacak... O'nun
kendine has usulleri vardır... Herşey kendi İyiliği için olur...
İnancınızı koruyun...

Bugün 27 ziyaretçikişi burdaydı!
Saniyedir bu sayfadasınız...