Perihan`IN sayfasI

İYİ Eğlenceler

PERİHANIN SAYFASI

FIKRALAR

ein Bild


 

new.gifne kadar müslümansın‏

Adamın biri elinde büyük bir bıçakla camiye dalar ve sorar:
-Aranızda müslüman olan var mı ?
Korkudan kimse bişey diyemez. Biraz sonra yaşlı bir adam ayağa kalkar:
-"Ben müslümanım" der.

Bıçaklı adamla yaşlı adam camiden çıkarlar. Adam dışarıdaki inek sürüsünü gösterip:
-"Amca, şunları kurban edicem de ben beceremem yardım eder misin?" der.

Yaşlı adam epeyi bir hayvanı kestikten sonra "ben yoruldum başka birini bul" der.

Adam bu sefer kanlı bıçakla tekrar camiye girer ve sorar:
-"Aranızda başka müslüman var mı ?"

Az önceki adamı doğradığını düşünen cemaat çok korkar ve herkes aynı anda imama bakar, imam:
-Ulan iki rekat namaz kıldırdım diye müslüman mı olduk simdi?"




IKINIZI DE HARCARIM 
Bir davada tanıklık etmesi için kürsüye yaşlı bir teyzeyi çağırırlar. 
Kadın yerine oturur ve davalının avukatı kadına yaklaşır... 
- Bayan Jones... Beni tanıyor musunuz? Yaşlı teyze cevap verir : 
- Ah evet Bay Williams sizi çocukluğunuzdan beri tanıyorum. Siz 
taa o zamanlar bile aileniz için tam bir baş belasıydınız. Sürekli 
yalan söylüyorsunuz, karınızı komşunuzla aldatıyorsunuz, en yakınım 
dediğiniz insanların arkasından konuşuyorsunuz, 2 dolar fazla 
kazanmak için herkesi satarsınız... 
Davalının avukatı başta olmak üzere bütün salon şok olur. Adam 
ne yapacağını bilemez bir halde kadına tekrar sorar : 
- Peki Bayan Williams, ya karşı tarafın avukatını tanıyor 
musunuz? Kadın yine cevaplar : 
- Elbette tanıyorum. Çocukluğumda ona dadılık yapmıştım.. Tembel, 
ödlek ve alkolik adamın tekidir.. Etrafında bir tek dostu yoktur ve 
herkes onun hala geceleri altına kaçırdığını söylüyor..Yine herkes 
şokta.. Bütün salonu bir uğultu kaplar.. 
Hakim kürsüye tak tak tak vurup herkesi susturur ve her iki 
tarafin avukatını da kürsüye çağırır ve ikisine de eğilmelerini 
söyleyerek kulaklarına şunu fısıldar... 
- Eğer bu kadına beni tanıyıp tanımadığını sorarsanız ikinizi de harcarım 



))))

Modern bir hastanede cok sIkIlgan bir adam defalarca denemesine karsin devamli mesgul olan erkekler tuvaletine giremez. Adamin zor durumunu goren bir hemsire adamin haline acir ve

- Bayim, duvardaki tuslarin hic birine dokunmayacaginiza soz verirseniz bizim cok ozel tuvaleti kullanabilirsiniz.' diyerek yardimci olur.


Adam tesekkur eder, ihtiyacini giderdikten sonra gozleri karsisindaki duvarda bulunan ve ustunde IS, IH, TP ve OTC yazan rengarenk tuslara takilir.

Biraz tereddut eder, soz vermistir. Ancak merakini yenemeyerek IS yazan birinci tusa dokunur. Altindan fiskiran ilik su aninda adamin altini yikar.

Erkekler tuvaletinde boyle bir luksu hic yasamamis adam, daha buyuk bir haz beklentisi icinde IH tusuna basar. Sonuc, bekledigi uzere olaganustudur. Bu kez ilik su yerine pufur pufur bahar cicegi kokulu ilik hava, nazik yerlerini kurulamaktadir...

Hanimlar tuvaletinin tuvalet otesi bir sey olduguna inanan adam tereddutsuz TP tusuna uzanir. Bu kez de talk pudrasinin oksayici etkisiyle kendinden gecer.

Son tusun daha gorkemli bir etkisi olacagina kuskusu olmayan adam hemen ona da basar. Gozlerini acip hatirladigi ilk sey, hastanede uzandigi yatakta kendisine dogru egilmis endiseli hemsirenin yuzudur.

- Ne oldu bana?' diye sorar aci icinde, - son hatirladigim sey, hemsirelerin ozel tuvaletinde uzerinde OTC isaretli bir tusa basmak.'

- Biliyorum der hemsire; OTC otomatik tampon cikarici demektir. pipiniz  yastiginizin altinda...




new.gif
YOK ARTIK KESMEK )))

Varlikli capkinin erkeklik organinda bir ciban cikar.
Turkiyede hangi doktora gitse aldigi cevap,
"Kokunden kesilmesi lazim. Yoksa olursunuz!" olur.
Arkadaslari Fransayi onerirler. Gider, basvurmadigi doktor kalmaz. Cevap aynidir. Amerika' ya gider. Cevap degismez. Cok kizar.
Bir zenci doktor, adama acir,
"Kimseye soyleme, Afrikada bizim kabilenin buyucusu dedemdir,sana yardimci olabilir" der adresi tarif eder.
Adamcagiz, Afrika' ya gider. Kabileyi ve Buyucu dedeyi bin bir guclukle bulur.
Utanarak buyucu dedeye,
"Butun doktorlar kokunden hemen kesilmesi lazim.Yoksa yakinda olursun dediler" diye uzuntu icinde derdini anlatir.
Buyucu dede muayene eder ve kendinden emin bir sekilde guler,
"Korkma! Tam zamaninda beni buldun!"
Hemen bitkilerden ve yabani hayvan diskilarindan bir merhem yapar. Guzelce surer, sarar.
"Her aksam bana gel, 7 aksam merhem surmemiz lazim" der.
Adam sevincle ayrilir. Her aksam gelir, merhem surulur, 7.gun aksam yine merhem surulur. Tedavinin iyi gittiginden emin ve mutlu bir sekilde, cok az konusan buyucuye sorar,
"Nasil kesilmesinden kurtuluyor muyum?"
Buyucu agir agir basini sallar. Cubugundan emin bir eda ile duman ceker. Dumani magrur bir eda ile uflerken,
"Yok artik kesmek. Yarin gece Ay dogarken kendiliginden dusecek." 



SOSYAL IMKANLAR new.gif

diyarbakır'li bir ibne ile  Bursa'li bir ibne E-5'te  musteri beklerken sohbete  baslamislar.
Bursali; - 'Sizin orda  ibnelik zor olmali herhalde'  der.
diyarbakır'li; - 'Valla geliiler once dayagi atiiler, sonrada alip daga goturup yapacaklarini yapiiler tekrar dayak atip orda 
birakiiler.
Bursali; - 'Bu dehset verici bir sey canim' der.
diyarbakırlı; - 'Peki Bursa'da nasil bu  is'.
Bursali; - 'Once telefon acarlar, kabul edersek gelip arabayla alirlar once hamama gidilir, guzel kokular surunur, oradan 
restoranta, sonra bara, oradan da otele, isimiz bittikten sonra da evimize birakirlar'.
diyarbakırlı  dayanamaz; - 'Bu sosyal imkanlar  diyarbakırda olsa diyarbakır'ın alayi ibne olur
 


cak16r0p.gif


 PROFESÖR ve ÖĞRENCİ
Üniversite yemekhanesine giren bir öğrenci tüm yerler dolu olduğundan gidip
üniversite profesörünün oturduğu masaya oturmuş.
Profesör kaşlarını çatarak: " Öküzler ve kuşlar aynı masada oturamaz!"
Ögrenci: "O zaman ben uçuyorum..."
Profesor cevaba cok sinirlenmis, sınavda öğrenciye takmış ve sınavının basarışız
geçmesi için elinden geleni yapmiş.
Yalnız sınavda öğrenci tüm soruları mükemmel bir şekilde cevaplamış.
Profesör öğrenciye: Sana son bir soru soracağım - demiş.
Yolda yürürken iki torba buldugunu hayal et, birinde akıl var, diğerinde ise
para var.
Hangi çuvalı alırsın?
Öğrenci: "Para olan çuvalı seçerdim..."
Profesör: "Ben akıl olan çuvalı seçerdim..."
Öğrenci:"Normal! Kimde ne eksikse onu seçer...
Profesör çok sinirlenmis, öğrencinin not defterini alip içine "Öküz" yazmis.
öğrenci nota bakmadan odadan çıkmış.
Bir dakika sonra öğrenci kapıyı aralamiş : "Sayın profesör, imzanızı
atmışsınız, fakat notumu yazmayı unutmuşsunuz."- demiş.

5c12.gif


TURK'UN NEYI MESHUR
Fransız, İngiliz, Alman, Rus, İranlı, Holandalı, bir de bizim Temel barda sohbet ederlerken sıra gelmiş memleketlerini övmeğe.. 
İngiliz, "Arkadaşlar.." demiş "Bizim biramız çok meşhurdur.. Harika biralar üretiriz içmeğe doyamazsınız.."
Fransız hemen girmiş konuya 
"Bizim kızlarımız meşhurdur.." demiş, "Öpmeye kıyamazsınız.."
Alman içini çekip 
" Hey gidi memleketim.." demiş, "Biz öyle arabalar üretiriz ki binmeğe doyamazsınız.."
Holandalı hemen atılmış,
 "Evlerimiz.." demiş, "Bizim dünya şirini evlerimiz meşhurdur.."
Bizim en meşhur şeyimiz övüncümüz KGB'dir.." demiş Rus, "Dünyanın bir ucunda sinek havalansa haberdardır!.."
Söz ona gelince İranlı 
"Halılarımız.." demiş, "Yumuşacıktır ve çok meşhurdur.."
Sonra hepsi birden suskun oturan Temel'e dönmüşler.. Temel sakin sakin bakmış onlara ve gülerek başlamış söze..
"Arkadaşlar bizim delikanlılarımız meşhurdur!.." demiş.. "Öyleki, alır Fransızın kızını, içer ingilizin birasını, atar Almanın arabasına, götürür Holandalının evine, yatırır İran halısının üzerine, çatır çatır öper, değil kocasının, KGB'nin bile ruhu duymaz.." 


KARADENİZ FIKRASI
Temel ile Dursun Amerika' da itfaiye teşkilatında iş bulurlar.
İşe başlar başlamaz yangın ihbarı alınır. Çok katlı bir binada yangın çıkmıştır. Acilen binaya ulaşırlar ancak itfaiyeci merdiveni çalışmaz... Bunun üzerine Dursun hemen yukarı çıkar, Temel aşağıda kalır. Dursun aşağıda bekleyen Temel' in kucağına yukardan çocukları atmaya başlar. Dursun atar, Temel tutar, kaldırıma koyar. Dursun atar, Temel tutar... Bir çocuk, iki çocuk, üç çocuk, derken beşinci çocuk zenci çocuktur... Dursun bırakır, ama Temel yakalamak için kollarInI açmaz. Çocuk paat (!) yerde. Bir zenci çocuk daha... Temel yine tutmaz. Çocuk paat gene yerde.. Bir zenci çocuk daha atınca Temel yukarı bağırır:
- Yaniklari atma !.. yaniklari atma !..
alcool_18.gif


İki sarhoş mezarlıkta içiyorlarmış, o sırada bir cenaze alayı gelmiş. Sarhoşlardan biri, ben bir bakayım kimmiş diye cenazenin yanına sokulmuş...
-Hayrola arkadaş neden öldü acaba demiş...
 Cenaze sahibi,
- meftamız çok içerdi alkol yüzünden öldü demiş...
Buna canı sıkılan sarhoş arkadaşının yanına gelmiş 
- artık içmeyelim adam, alkolden ölmüş der... 5 dakika sonra bir cenaze daha gelir... Bizim sarhoş merakla,
 -bu da mı alkolden öldü diye sorar...
 Cenaze sahibi
 -hayır, rahmetli sağlığında hiç içmezdi, alkolden nefret ederdi der,
sarhoş koşa koşa, arkadaşının yanına gelir ve 
-hadi içelim arkadaşım der, içenle içmeyen arasında 
sadece 5 dakika var... 
sirinkart28.jpg

BABA MI DİYİR
Adamın biri askere gitmiş iki çocukla, eve dönmüş bi bakmış masada 3 çocuk! bağırıp çağırmaya başlamış:
- "Abovv..ula kaltak! bu çocuk nerden çikmiştir? bizim iki çocugimiz vardi, çocuk benim değildir!!!" diye.
Karısı gayet sakin:
- Eeee sana baba mı diyir? oturmuş yoğurdunu yiyir!

 

Başbakan saç tıraşı olmak için berbere gitmiş.
Berber sormuş:
- Basbakanım laiklik hakkında ne düşünüyorsunuz??
Basbakan duymazdan gelmiş.
Berber beş dakika sonra tekrar sormuş:
- Laiklik hakkında ne düşünüyorsunuz??
Başbakan sinirlenmiş ve
-Sana ne ulan laiklikten? Artistlik yapma,
işine bak diye azarlamış adamcağizi... O da gülerek
karşılık vermiş:
- öyle demeyin Başbakanım... Laiklik sözünü
duyunca saçlarınız diken diken oluyor da daha kolay kesiyorum...


catoil9f.gif 

KİM DEMİŞ TARİH SIKICIDIR DİYE?
Bir dahaki sefer ellerinizi yıkarken suyun sıcaklığı tam istediğiniz gibi değilse, eskiden İngiltere'de bu işlerin nasıl
yapıldığını düşünün... 1500'lerde İngiltere'de işler şöyle yapılıyordu: İnsanların çoğu Haziran'da evleniyordu Çünkü senelik banyolarını Mayıs ayında
yapıyorlar, Haziran'da hala çok kötü kokmuyorlardı ama yine de kokmaya başladıkları için gelinler vücutlarından çıkan kokuyu bastırmak amacıyla ellerinde bir buket çiçek taşıyordu. (Gelinlerimizin ellerinde taşıdıkları Gelin çiçeği taşıma hangi kültürden geliyormuş? Anadolu düğünlerinde gelinlerin elinde çiçek
yoktur.) Banyolar içi sıcak suyla doldurulmuş büyük bir fıçıdan meydana geliyordu. Evin erkeği temiz suyla yıkanma imtiyazına sahipti. Ondan sonra oğulları ve diğer erkekler, daha sonra kadınlar, sonra
çocuklar ve en son olarak ta bebekler aynı suda yıkanıyordu. Bu esnada su o kadar kirli hale geliyordu ki içinde gerçekten bir
şeyleri kaybetmek mümkündü.İngilizcedeki "banyo suyuyla birlikte bebeği de atmayın" (Don't throw the baby out with the bathwater) deyimi buradan gelmektedir. (Evlerimizde bulunan Küvet banyolar hangi kültürden kaynaklanıyormuş?)

BAŞKA ÇİMSE YOK Mİ ?
Temel, bir gün tarlasından eve dönmektedir.

Karadeniz bölgesinin sarp arazisindeki patikada ilerlerken, birden ayağı kayar ve yüzlerce metre derinlikteki uçuruma yuvarlanır.

Can havliyle, uçurumdaki bir ağacın dalına tutunur. Aşağıya bakar, metrelerce derinlikte ve dibinde de sivri kayalar.

Belki duyan olur da kurtarmaya gelir diye avazı çıktığı kadar bağırır :
- Çimse yok miiii !
Bir kaç kere daha bağırır. Sonunda, ta yukarılardan, gökten bir ses duyar:
- Ey kulum Temel ! Düşüp ölsen ne var ki ? Seni cennetime koyarım.
Eğer emirlerimi yaptıysan, yasaklarımdan kaçındıysan, kul hakkı yemediysen hiç korkma !

Temel şöyle bi düşünür , emirlerden hemen hiçbirini yapmamış ,
yasakların neredeyse tamamını yapmış , kul hakkı desen sadece Fadime'nin hakkını ödeyemez.
Başını kaldırıp, tekrar bağırır:
- Başka çimse yok miiii

Hani su meshur dortlu vardir, ya... Bir Ingiliz, bir Fransiz, birAmerikali, bir Turk... Iste bu defa onlarin esleri bir araya gelmis...Once, Ingiliz hatun baslamis anlatmaya...
-Benim esim öyle romantiktir ki her sabah eline bir gül alir. O gülü tüm vucudumda gezdirerek beni uyandirir. Amerikali atlamis hemen,
-Aaaaa benim esim de cok romantiktir.Sabah ayak ucumuzdaki pencereyi acar. Hafif ruzgar ayaklarimdan baslayipTum vucudumu gezerek beni uyandirir ve esim mutlaka başucuma bir çiçekBirakmis olur. Fransiz gülümsemis kendinden emin,
- Bunlar NE ki...Benim esim her sabah ayaklarimdan baslayip tum vucudumu ve en sonDA dudaklarimi operek uyandirir beni her sabah. Ben her sabah, mutlulugunDoruklarinda uyanirim. Sıra Türk hatununa gelince, o şaşkın şaşkın diğerlerine bakmis ve demis ki,
-Ben oyle orospuluklardan anlamam. Cisim gelir, uyanirim...

DELİ MİSİN?
Delimisin be adam, bir gün balkondan aşağı olta sarkıtmış, yoldan geçen biriyse adama sormuş:
-"Kaç balık tuttun"demiş.
Deli ise adama:
-"Delimisin be adam, burada balık ne arar"

ca3y0rjt.gif 

KADININ ELİ NEDEN ÖPÜLÜR
Farklı milletlerin kadına bakış açısı' konulu bir toplantı.
Soru: Bir kadının elini niye öpersin?
Fransız, "Saygımdan öperim" der.
Alman'ın cevabı şöyle olur: "Kadınlar kutsal varlıklardır, o yüzden
öperim."
Sıra Türkiye'yi temsil eden Temel'e gelir.
Soru aynı: Bir kadının elini niye öpersin?
Biraz düşünen Temel cevap verir: "Valla bir yerden başlamak lazım."


İDDİALI SATICI
Elektrik süpürgesi satıcısı,bir apartman dairesinin kapısını çalmış.Kapıyı açan kadına,
- "Hanfendi, bu elimde gördüğünüz kovanın içinde at pisliği var." demiş ve bir kova pisliği odanın ortasına döküvermiş.sonra da "hanfendi elimdeki elektrik süpürgesi ile 10 dakika içinde bunu temizleyemezsem, bu pisliği yiyeceğim."demiş
Kadın satıcıya şöyle bir bakmış:
- Beyefendi üstüne domates sosu da istermisiniz?
- Neden sordunuz?
- Elektrikler kesik te...

doll_155.gif 

BENİMLE EVLENİRMİSİN?
Arda, komşularının kızı Selin 'e
- Büyüyünce benimle evlenir misin ?
- Hayır evlenemem.Bizim ailemizde insanlar hep kendi aralarında evleniyorlar.Annem babamla, teyzem eniştem le amcam yengemle evli...

ÖZGÜVEN BUDUR ARKADAŞLAR...
Serçenin biri bir bahar günü dalgın dalgın uçuyormuş.Bir anda farketmiş ki,
bir yolun bir metre üstünde uçuyo ve karşıdan da motorsikletli bir adam
geliyo.
Her ikisi de çarpışmayı engellemek için ellerinden geleni
yapmışlar... ama nafile...
Serçe "çotaaank" diye kaska çarpıp düşmüş.
Şimdi, motorcu sıkı bi >hayvansever ya, doğal olarak hemen atlamış
motordan; koşmuş serçenin >yanına.Serçe baygın yatıyo.. kıyamamış,
bırakamamış yolda; almış getirmiş eve.
Eskiden kalma bi de kafesi var
evde.. baygın serçeyi kafesin içine güzelce yerleştirmiş.. yanına da az
biraz su, az biraz ekmek koymuş, vurmuş kafayı yatmış....
Bizim serçe bi müddet sonra ayılmaya başlamıs..
Daha tam seçemiyo ortalığı.. hafif bulanıklık var yani...
Bi bakmıs ki parmaklık, ekmek, su falan var bulunduğu yerde...
Birden dank etmiş vaziyet:
-hss....ir...
motorcuyu öldürmüşüz ...!
showletter6.gif

Bektaşi fıkrası

Osmanlı döneminde karun gibi zengin bir bektaşi , kuytu bir yerde içki içiyormuş.
Oradan geçmekte olan bir molla, içki içerken gördüğü bektaşiye kızarak başlamış bağırmaya;
- "Bre mel'un bre kafir sende hiç utanma , arlanma yokmudur. Neye o zıkkımı ulu orta içersin, sakalımada mı hürmetin yoktur? görmezmisin benim sakalımı? sakalımda sakalım " der tutturur.Artık sakal kelimesini duymaktan bıkan bektaşi mollaya döner ve
-" S...ç...rım lan senin sakalına yettin ama" der ve içki içmeye devam eder.
Küfürü yiyen molla hemen kadıya koşar. ve bektaşiyi şikayet eder. Bektaşi tutuklanır , kadının karşısına getirilir.Kadı çok sert bir sesle bektaşiye sorar.
- "Bre kafir sen nasıl sakala küfür edersin ? bilmezmisin ki sakal sünnettir ve sünnete küfür etmenin cezası ölümdür."
Bektaşi gayet sakin
-" Bilirim " der ve ekler." Kadı hazretleri , benim sakala küfretmem için padişah fermanım var"
- "Neee!!! olmaz öyle şey nerde o ferman" diye sorar kadı
- " Evde " der baktaşi
- " O zaman tiz getir" der kadı yanına iki de zaptiye verir.
Yolda giderken bektaşi zaptiyelerden izin alıp bir aktara uğrar, çam sakızı satın alır eve gider çekmeceden boş fermanı alır ve çil çil altınları yapıştırır. Altınlarla dolu fermanı katlayıp yola çıkar. Tekrar kadının karşısına geldiğinde kadı sorar.
- "Getirdin mi fermanı ?"
- "evet " der ve fermanı kadıya uzatır. Kadı fermanı alır. Yavaş , yavaş açar açtıkça gözleri parlar, çabucak fermanı katlar ve mollaya döner.
-" Efendi , efendi bu ferman bunda olduğu sürece ,senin sakalınada s.. çar benimde " 

cap0a1hj.gif

KUAFÖR
Adam , lüks erkek kuaföründe oturmuş bir yandan sakal tıraşı yapılırken, bir yandan da elleri manikürlenmektedir. Manikürü yapan sarışın fıstık, adamın ilgisini çekmekte gecikmez;
- Güzelim, bu gece benimle çıkmaya ne dersin?
Kız gülümser;
- Özür dilerim ama ben evliyim.
- Boşversene . Seninkine telefon et, bu gece işinin çıktığını eve gelemeyeceğini söyle...
- İstersen sen söyle, şu anda seni tıraş ediyor...

HANGİSİ DAHA AKILLI
Çok akıllı geçinen biri, kapısında "İkinci gelen hastadan yarım ücret alınır"yazılı doktora girdi. Gülerek:
- Bakın doktorcuğum, yine ben geldim, hatırladınız mı beni? dedi.
- Tabii hatırlamaz olurmuyum.
- Eeee? muayene etmeyecek misiniz? ilaç vermeyecek misiniz?
- Hayır gerekmez. Geçen gelişinizde verdiğim ilaca devam edin...


 

ilerikx2.gif


DOKTOR AZERİ OLUNCA
Dr - Gelesen!
Baba- Selam doktor bey!
Dr - Salam... Sabahın hayır! (Selam. İyi sabahlar)
Baba- Ne salamı? Kızımı muayeneye getirdim.
Dr - Gızım, sen yahşi birine ohşayırsan! (Kızım sen iyi birine benziyorsun.)
Baba- Neee! Kızım kimi okşuyormuş?
Kız - Vallahi kimse okşamıyor baba!
Baba - Sus kız! Koskoca doktor yalan mı söyleyecek? Ellerindeki pişikten
anladı herhalde!
Dr - Pişik ele degel kucağa yaraşır. (Kedi ellenmemeli, kucağa alınmalı.)
Kız - Doktor sen ne diyosun yaa?
Dr - Siz haradan gelisiz? (Siz nereden gelirsiniz?)
Baba - Biz at mıyız haradan gelecek? Doktor, ağzını topla...
Dr - Gızım soyunasın, sırtına gulag asmag isterem. (Kızım soyun da sırtını
dinleyeyim.)
Kız - Baba ya... bu adam kimin kulağını sırtıma asacak?
Dr - Men indi gızına dayandıraaram. Marağım gabardı. Neçe ağlarsın?
(Ben şimdi kızınızı durdururum. Merak ettim. Neye ağlarsın?)
Kız - Baba ne diyo bu?
Dr - Ağlamasan balam. Baban yaşlıdır, dözebilamaz. (Ağlama çocuğum, baban
yaşlıdır, dayanamaz.)
Dr - Gızım sen kârhanede çalışırsın? (Kızım sen fabrikada mı çalışıyorsun?
Baba - Lan p... doktor... Küüüüütttt...
Dr - Özümü itirdim, dağlara kar düşende, bülbüle gam düşende, ruhum
bedenden oynar, gözüme yumruk gelende...


Kaç ))‏
Öğlen saatleri. Trafikteyim. Kırmızı ışıkta dururken yandaki kalabalığı fark ediyorum. Bir polis otosu ve kalabalığın ortasında bir genç elini kolunu sallayarak konuşuyor. Kulak kesilip durumu kavramaya çalışıyorum. Çocuk yayalara kırmızı yanarken karşıdan karşıya geçmiş, tabii bunu gören polis ceza yazıyor. Çocuk,
-Herkes geçiyordu ben de geçtim
gibilerinden kendini savunuyor. Polis umursamaz bir tavırla ekip arabasına giderken yaşlı bir teyze çocuğa bağırıyor
-Kaç oğlum kaç! G.tünde plakan mı var?!


Genç kiz annesine sorar :
-Anne ask nasil bir sey ?
-Ask mi? sey... ask söyle bir seydir kizim,
hani mesela çok zengin ve yakisikli bir adama rastlarsin,
seni Venedige goturur, mehtapta gondolla gezersiniz,
sonra San Marco meydaninda guzel bir restoranda harika bir yemek yersiniz,

muzik falan, ve arkasindan en luks bir otelde sana sahane bir gece yasatir.
Sonra da, ne bileyim iste, sana guzel bir araba alir, bir daire alir, ya da deniz kiyisinda sana bir villa satin alir,

elmas gerdanliklar, altin yuzukler hediye eder, mutluluktan ucarsin adeta, iste ask böyle bir seydir kizim..
-Ama anne, peki o heyecanlar, guzel duygular, kalbin kut kut çarpmasi, ilk bulusma, ilk opucuk....

Bunlar yok mu ?
-Ha onlar mi ? kizim onlar bedava hatun gotursunler diye komunistlerin uydurmalari, yok oyle bir şey ....



 
HAFTAYA DAMGASINI VURAN 3 GELİŞME(Kim bilir hangi hafta ama )
Rus fizikciler yerin 100 metre altinda bakir tel bulduklarini, bunun ise
atalarinin bundan 1000 yil öncesinde telefon sebekelerinin
oldugunu kanitladigini duyurdular.
Bu olaydan 1 hafta sonra Amerikan gazetelerinde ilginç bir manset.
Amerikan bilim adamlari yerin 200 metre altinda 2000 yil öncesine ait fiber
optik hatlar bulduklarini, bunun ise, Amerikan toplumunun
Ruslardan 1000 yil öncesinde gelismis digital haberlesme sistemleri oldugunu
söylediler.
Bir hafta geçmeden Türk gazetelerinde yeni bir manset. Türk bilim adamlari
yerin 500 metre altina kadar kazdiklarini ve hiçbirsey bulamadiklarini, bunun
ise atalarinin 5000 yil öncesinde kablosuz (wireless) iletisim sistemlerini
kullandiklarini söylediler:))) 


PEŞİN NAMAZ
Bektaşi ile bir hoca birlikte yola çıkmışlar, bir süre sonra hoca :
-Namaz saati! demiş, başlamış kılmaya...
Rekat üstüne rekat, selam üstüne selam... Bektaşinin beklemekten canı sıkılmış, hoca namazı bitirince sormuş :
-Yahu bu ne uzun namaz böyle?
-Kazaya kalmış namazlarım vardı, onları eda eyledim!
Bektaşi :
-Eh ben de bir namaz kılayım! demiş ve başlamış namaza...
Ama ne namaz, bitmiyor, sonunda hoca
-Erenler, senin namaz da uzun sürdü!
-Önümüzdeki haftanın namazını kıldım!
Hoca şaşırmış :
-Yahu olur mu böyle şey?
Bektaşi gülmüş :
-Yukarıdaki senin veresiyeni kabul ediyor da, benim peşinimi niye kabul etmesin? 


Bill Gates bir araba kazasında ölmüş. sorgulama için Allahın karşısına çıkmış:
Allah demiş ki;" Seni cennete mi, cehennemem mi yollamalı bilemiyorum.Her eve bilgisayar girmesine yardımcı olarak insanlara katkıda bulundun ama bir yandanda Windows gibi bir rezaleti de yarattın.Bende senin özel durumuna göre bir şey yapacağım. Cenneti de cehennemide ziyaret et. hangisine gideceğine karar ver"
"Tamam" demiş Gates " önce cehenneme inmiş.Bir de bakmış; berrak bir kumsalda bir sürü güzel kız top oynuyor eğleniyor. Gates "cehennem böyleyse cenneti görmek isterim". Ve cennete çıkmış. Bir bakmış, bulutların üzerinde bir yer, etrafta melekler uçuşuyor,insanlar lir çalıyor. Güzelce bir yer ama cehennem kadar değil.
" Tamam " demiş Gates " ben cehenneme gitmeye karar verdim"
İki hafta geçmiş, Gates' in nasıl olduğuna bakmaya karar vermiş.
Gitmiş Bill' in yanına Bill bir duvara zincirlenmiş alevler içinde karanlık bir mağarada ve zebaniler işkence ediyor;
"Nasılsın Bill?"
" Korkunç! Burası iki hafta önce geldiğim cehennem değil!
Kızların oynadığı o güneşli kumsala ne oldu ?
Allah cevap vermiş:
O EKRAN KORUYUCUSUYDU... 



LAZ İŞTE
Ekonomik kriz yüzünden büyük para problemi olan Temel, çocuk kaçırıp fidye istemeye karar vermiş. Şehrin büyük bir parkında çocuğun birini gözüne kestirmiş. Önce bir not yazmış :
"Çocuğunu kaçirdim. Bunu yaptiğim için üzgünüm ama kusura bakma çünkü
gerçekten paraya ihtiyacim var. Yarin sabah saat 7'de falanca parktaki filanca
agacin altina bir siyah çantada 5 milyar getir. Imza: Laz". Çocuğun yanına
gitmiş,notu çocuğun çeketinin iç cebine koyup, doğruca evine gitmesini ve notu babasına göstermesini söylemiş.. Ertesi sabah parka geldiginde söylediği ağacın altında, söylediği renkteki çantada içinde 5 milyar olan emaneti bulmus. Paralarin yanında bir de not varmış:
"Paran purada ama bir Laz hemşehrisine nasil peyle bir sey yapar inanamayrum.inanamayrum." 


günün fıkrası

Adam bakmış, küçük oğlu Hz.İsa'nın resmi önünde dua ediyor.
- Tanrım anneme, babama, uzun ömür ver. güle güle anneanne...
Bir anlam verememiş bu duaya... ancak ertesi gün acı haber gelmiş. anneanne sizlere ömür...Ertesi hafta adam bakmış çocuk yine duada:
-Tanrım anneme babama uzun ömür ver. Güle güle büyükbaba...
Ertesi gün büyük baba da ölmüş... Bir hafta sonra adam bakmış küçük çocuk yine dua da
- Tanrım anneme uzun ömür ver, güle güle baba...
Adam ertesi sabah bir hastaneye gitmiş yatmış. Tetkikler, tahliller, kalp elektrosu, röntgen çekimleri...sapasağlam. Eve gelince,
Bakmış karısı iki gözü iki çeşme ağlıyor.
- Ne oldu hanım?
- Bizim postacı , demiş hanım. Ne iyi adamdı. Bu gün haber aldım. Ölmüş! 


İKİ KİLO YETER
Adamın biri, Kayseriliye sormuş :
-Bir eşeği boyamak için kaç kilo boya gerek!
Adamı baştan ayağa süzen Kayserili :
-Senin boydaki bir eşek için iki kilo yeter! 


ŞARAP
Temel çok para kazanmış. Ailece lüks bir lokantaya gitmişler. En pahalı şarabı seçip ısmarlamış.
- Garson Hangi yıl tercih ederdiniz, diye sorunca,
- Temel Pi mahzuru yoksa hemen isteyrum.




Üç arkadaş tren istasyonuna gitmişler. İçlerinden biri gişeye yaklaşıp bilet almış ve trenin kalkmasına ne kadar zaman olduğunu sormuş. - Bir saat on beş dakika... Arkadaşlarına dönmüş: - Daha çok var, hadi gidip şu karşıki kafede çay içelim... Oradan buradan derken lâf lâfı açmış... Birden tren düdüğüyle kendilerine gelmişler. Koşarak dışarı fırlamışlar ama, nafile... Tren kaçmış... Sormuşlar: - Sonraki tren ne zaman? - Bir buçuk saat sonra... Yine dönmüşler kafeye. Yine çay, yine lâf ve derken yine düdük sesi... Koşmuşlar ama bu defa da treni kaçırmışlar. Bir saat sonra bir tren daha varmış. Dönmüşler kafeye... Ama bu kez uyanık duruyorlar. Trenin sesini duyar duymaz kalkmışlar ve koşmaya başlamışlar. İçlerinden ikisi; biri bir vagona, diğeri başka vagona zar zor yetişmiş... Üçüncü ise geride kalmış ve yetişememiş... Bir süre dövündükten sonra başlamış katıla katıla gülmeye. Durumu gören istasyon memuru dayanamayıp sormuş: - Hem treni kaçırdın hem gülüyorsun!
- Nasıl gülmeyeyim!... Onlar beni uğurlamaya gelmişti



HAK ile HUK
Agop efendi iki evli, eşlerden birinin adı Hak diğerinin Huk. Bazen birinin bazen diğerinin evinde kalır.Geç vakit sarhoş eve giderken kanalizasyon çukuruna düşer bağırır, çırpınır yardım ister duyan olmaz.Kendi kendine düşünür...
- "Hak der ki Huk tadır,Huk der ki Hak tadır .İkiside bilmez ki Agop efendi gırtlağına kadar b...tadır"


Kayserilinin biri ölüm döşeğindedir:
Kayserili: Sevgili karım burada mısın? Eşi: Evet hayatım buradayım.
Kayserili: Sevgili oğlum Mehmet burada mısın?
Mehmet: Evet babacım buradayım.
Kayseri

Bugün 25 ziyaretçikişi burdaydı!
Saniyedir bu sayfadasınız...